Lithopsların Direnci


Lithops Tohum Kapsülü Açmanın Kolay Yolu


Kaktüsler Radyasyonu Emer mi?

Paylaşımı için Sayın Atılım Gülşen'e Teşekkür ederiz.

Bu konudaki sorular, şimdiye kadar gözlemlediğim kadarı ile, aşağıdaki başlıklar altında toplanmaktadır:
1) Kaktüsler radyasyonu emer mi?
2) Kaktüsler bizi zararlı radyoaktif ışınlardan korur mu?
Bu konu, aslında, gözüktüğünden daha karmaşık ve doğru yanıta ulaşabilmemiz için temel fizim ve evrim kurallarının bilinmesini gerektiriyor.
1) Kaktüsler radyasyonu emer mi? Evet!
Fakat hemen sevinmeyin! :)
Bu sorunun cevabı, "Radyasyon nedir?" sorusunun cevabında gizlidir aslında. (Tıpkı, "Euphorbia nedir?" sorusunun cevabının, "Sukkulent nedir?" sorusunun cevabında gizli olduğu gibi)
Günlük hayatta radyasyon kelimesi, yanlış olmasa bile eksik bir içerikle kullanılmaktadır!
Günlük hayatta radyasyon kelimesi; Sadece alfa, beta, gamma, x ışınları gibi, çok yüksek enerjili ve canlı organizmalara zararlı olan türden ışınımlar (ışıklar) için kullanılmaktadır...
Oysa ki;
Görebildiğimiz ışınlar (ışıklar), kızılötesi ve morötesi ışınlar, mikrodalga ışınları, radyo ve tv dalgaları/ışınları vb. ışımaların hepsi aslında radyasyondur!
Yani, Fizik Bilimi' ne göre, "RADYASYON = IŞIK" 'tır.
Örneğin ampulden gelen ışık (görünür ışık) da radyasyondur.
Ayrıca, Evrende ısınan her madde radyasyon yayar. Kazandığı ısı enerjisinin bir bölümünü ışık enerjisine dönüştürüp etrafına yayar. Bu çok klasik bir fizik kuralıdır. Tabi insan gözü, yayılan bu türden ışımaların (ışıkların) sadece çok küçük bir bölümünü görebilecek yeterliliktedir.
Diğer tüm bitkiler gibi kaktüsler de ışığı emerek fotosentez yaparlar. Yani kaktüslerin hayatta kalabilmek için, radyasyonu (ışığı) emerek fotosentez yapması, besin üretmesi zorunludurlar.
Evrendeki tüm yüzeyler ışığı (radyasyonu) bir miktar emerler. Kaktüsün emdiği radyasyondan belki de daha fazlasını aynı anda kaktüsün içinde ekili bulunduğu saksısı da emmektedir.
Kaldı ki tv cihazları, canlılığa zarar verici türden, çok yüksek enerjili bir ışınım (radyasyon) üretemezler. TV cihazından yayılan radyasyon, canlılara zararlı değildir.
Özetle, 1.sorunun cevabı aşağıdaki gibidir:
RADYASYON (IŞIK) EMMEK KAKTÜSLERİN, HAYATTA KALABİLMEK İÇİN, SÜREKLİ YAPTIKLARI BİR İŞTİR. TV' DEN YAYILAN RADYASYON ZATEN ZARARLI DEĞİLDİR.
2) Kaktüsler bizi zararlı radyoaktif ışınlardan korur mu?
Hayır!
Çünkü, hiçbir canlı organizma, zararlı, yüksek enerjili radyasyonu üzerine çekmek, emmek üzere evrimleşmemiştir. Evrim süreci, hiçbir zaman anlının zarar görmesi yönünde gelişmez. Bir canlının, yüksek enerjili radyasyonu emmesi, varlık nedeni olan "Evrim"in iç dinamikleri ve mantığı ile çelişir.

Echeveria pulvinata 'Ruby Blush'


Yeşil ve turuncunun muhteşem uyumu...
Turuncu ateşi...

Bahar geliyor. Ocak ayında ortaya çıkartıp Şubat boyu büyüttüğü çiçek goncalarını, birer birer ve giderek bir demet halinde Mart ayı boyunca gözlerimizin önüne serecek, Echeveria pulvinata 'Ruby Blush' adını verdikleri bu muhteşem sukkulent...Aile boyu Crassulaceae olduğunu öğreniyoruz kaynaklardan, ama köken yok. Yani bu haliyle dünya coğrafyasının şurasına ya da burasına ait olduğunu söyleyemiyoruz çünkü o bir melez, yani insan yapımı. Bu nedenle de kaynaklarda "bahçe orijinli" olarak tanımlanıyor.
Ancak az kurcaladığımızda birinci derecedeki akrabası olan Echeveria pulvinata'nın Meksika kökenli olduğunu öğreniyoruz. Bir kademe uzak akrabası ise belki Echeveria pulvinata 'Frosty'. O da Meksika kökenli.
Yani 'Ruby Blush'ımız meksika kanı taşıyor.
Ancak tüm Echeverialar gibi oda "cins adı"nı 18'inci yüzyıl ispanyol botanik bilimcisi Atanasio Echeveria Codoy'un soyadından alıyor. (Bu sözcüğün telafuzuyla ilgili rivayet muhtelif: Eşeveria mı desek, Ekeveria mı? Bana Ekeveria gibi geliyor ama İspanyolca bilen bir dostumuz belki bu ikilemi ortadan kaldırır:-)

Bu kadar bilimden sonra gelelim pratiğe...
Bu denli mükemmel bir güzelliğe sahip 'Ruby Blush'ımız, hiç de çağrıştırdığı gibi nazlı bir sukkulent değil. Az yetişkin olması koşuluyla suya, neme gayet dayanıklı.
Dahası soğuk dayanımı da gayet iyi. Sıfırın altında 2,3 dereceye rahatlıkla dayandığını gözledim (kaynaklarda donma ısısı -7 görünüyor). Dahası bu kış boyu (ama bu kışın İstanbul'da görece hafif geçtiğini dikkate alın) bahçede kalan bir saksı 'Ruby Blush'ın seradaki kardeşlerinden çok daha keyifli bir durumda olduğunu söyleyebilirim.
Genelde, tüylü bitkiler üzerlerine püskürtülen sudan çok hoşlanmasalar da, 'Ruby Blush'ın şeftali tüyü kıvamındaki tüylü yapraklarının ıslanmaktan hiç de şikayetçi olmadıklarını rahatlıkla gözlemlenebiliriz.Echeveria pulvinata 'Ruby Blush''ın üretimini yapraktan yapmayı denediğinizde büyük hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Yapraktan üretime çok da yatkın olmayan bu tür en kolay çelikle çoğaltılabiliyor.
'Ruby Blush'ın talep ettiği en önemli unsunlardan biri ise ışık. Güneşi seven ancak tüm benzeri türler gibi yakıcı ışınlardan hoşlanmayan 'Ruby Blush' uygun ışık koşullarında yapraklarının kenarlarını kızartarak bir başka ziyafet sunuyor gözlerimizin önüne. Ve tabii ki tam da bu nedenle iç mekanlar yerine en azından aydınlık cam önlerini tercih ediyor.
Form olarak dikine büyümeyi seçen sukkulentimiz, büyüdükçe alttaki yapraklarını dökse de tüylü yaprakları ve erken ilkbaharda açan canlı turuncu/portakal rengi çiçekleriyle yıl boyunca ihtişamından hiç birşey yitirmiyor. 'Ruby Blush', en çok, bu dikine büyüme biçimine uyumlu saksılarda gösteriyor kendini...
Hele güzelliğine nazaran seçici olmayan isterleri dikkate alındığında, Echeveria pulvinata 'Ruby Blush''ı ülkemizin her yerinde keyifle yetiştirmek olanaklı.

Euphorbiaceae: Sütleğengiller

Aşağıdaki metin Sayın Gülnar Önay'ın "Dünya Isınıyor Bahçem Değişiyor" kitabından alınmıştır. İzni için Sayın Gülnar Önay'a teşekkür ederiz.


Genel bilgi

Bu geniş aile 320 tür 5000 -8000 arası alt tür barındırır. Kutup
bölgelerinin dışında tüm dünyaya yayılmıştır. Dış görünüşleriyle
birbirinden çok farklı olan bu aile üyelerinin tek ortak özelliği,
beyaz, yapışkan ve koyu özsularıdır (latex). Pek çoğumuz ilkbaharda
kırlar ya da yol kenarlarında irili ufaklı yeşil-sarı-kırmızı
çiçeğimsi yaprakları olan bitkileri toplamak ister ve kopardığımız
zaman anında elimize bulaşan yapışkan beyaz sıvıyı fark ederiz. Bu
yapışkan sıvı zehirlidir.

Ilıman iklim bahçelerinde ağaç ve evlerimizde de bir iç mekan
bitkisi olan kauçuk bitkisinin Güney Amerika'da yetişen ve
sütleğengillerden olan bir türünden (Havea brasiliensis) elde
edilen kauçuk zamanında bir sanayi devrimine neden olmuştur. Güney
Amerika yerlilerinin dilinde kauçuk adı, (cautchouc ) cao: "Ağaç", tchu
da: "Ağlayan" anlamına gelir.

Euphorbia adının kaynağı (etimolojisi)

Bitkinin ailesine İ.S I.yy da Sudan kralı II Juba 'nın doktoru
Euphorbus 'un adı verilmiş. Doktorumuz Atlas dağlarında bulduğu ve
yakıcı sütü olan bir bitkiyle frengi hastalığını iyileştirmekle
uzmanlaşmış . Bitikleri sınıflandıran Linne'de bu adı aynen korumuş.

Ünlü Plinus da yine sütleğen sıvısıyla yılan sokmalarını tedavi
etmiş . Yılanını soktuğu yer neresi olursa olsun kişinin kafatası
derisine bir çizik atar ve bu sıvıyı hasta kendine gelinceye değin
oradan akıtırmış (pek önerilecek bir uygulama olmasa gerek).
Şimdilerde Fas'ın güneyinde Agadir'de soğuk algınlığı, anjin ve
nezleye iyi geldiği söylenen sütleğenbalı satılmakta.

Genel bilgi

Dünyamızın çeşitli bölgelerine yayılan sütleğengiller, yapı ve görünüş
olarak sukkulent ve kaktüslere çok benzerlik gösterir. Genelde çok
geniş bir alana yayılmış, kuraklığa dayanıklı ılıman iklim
bitkileridir. Kışın hemen hepsinde büyüme durur ve bitki dinlenme
dönemine girer. Doğal ortamlarında tüm yaz boyunca neredeyse hiç
yağmur yüzü görmezler bu nedenle az su isteyen bahçeler için ideal bir
bitki türüdür. Cinslerine göre vejetasyon farklılığı gösterseler
de, genelde ilk bahar ve yaz büyüme ve gelişme dönemleridir

Bitkiler, cinslerine göre otsu, bir yıllık ya da çok yıllık; sarmaşık,
bodur ağaç, çalı ya da kaktüs biçimindedir. Daha önce de belirttiğimiz
gibi kimileri kaktüs ve sükülentlere çok benzer öyle ki konunun uzman
üreticileri, meraklıları ve uzmanları dışında ayırt edilmeleri
oldukça zordur.

Otsu sütleğenler genelde küçük bir çiçek kılıfı içinde dişi ve eril
organları bulundurur. Bu çiçek kılıfları, bitkisine göre değişim
gösterir tek başına ya da gurup halinde olabilir Bitkinin türü ve
çiçeğin durumuna göre sapın ucunda ya da yaprak altında geniş ya da
piramidal biçimde sarı,( E macrocarpa), kırmızımsı (E rigida ) ve
pembe çiçeğimsi yaprakla çevrilmiştir. Çiçek tozu taşıyan böceklerin
ziyafeti olan bu renkli yapraklar, otla beslenen hayvanlar için tam
bir zehirdir.

Üretim

Tohum elde edilebilen ya da sağlayabilenler 25-30 derecede iyi bir
üretim torfuyla filizlenmeyi başarabilirler. Bunun için çok sıcak
olamama koşuluyla kalorifer üstleri de önerilebilir. Tohumlar bir
kez filizlendikten sonra sıcaklık düşürülebilir.

Çelikle üretim

Özen ve dikkat istese de daha sık uygulanan bir yöntemdir.

1-Temiz ve alkole batırılmış bir çakı ya da budama makasıyla dal
gövdeden kesilir, akan suyun altında sütlü sıvının akması sağlanır ve
temiz bir bez ya da kağıt havluyla bu kısım kurulanır. Açık yarada
oluşabilecek mantar hastalıklarını önlemek için doğal önlem olarak
bitkinin yaralı kısmına tarçın tozu ya da odun kömürü sürülür.
(Kimyasal önleyiciler de var ama meraklılarına önermiyoruz)

2-Kuru bir kağıt ya da bez üzerinde yara büzüşüp kapanıncaya değin
korunur. (en az 1hafta 10-15gün)

3- Saksıya dikilir (bak toprak cinsi), toprak yüzeyi kurudukça su
verilir aydınlık bir yerde korunur, doğrudan kızgın güneş ışınlarına
dikkat! Birkaç ay sonra filizlenme görülür . Eğer çelik tutmamışsa
kısa sürede gövde eğilir ve cansız bir görünüm alır bu durumda
başarısız çelik sökülüp atılır.

Taksonomik İsimlendirme Kuralları

Aşağıdaki bilgi metni için kaktüs rehberi haberleşme grubu üyesi Atılım Gülşen'e teşekkür ederiz.


Genel kurallar

1'inci isim "cins ismi"dir:
Elinizdeki türün ve genetik olarak en çok benzediği diğer tüm türlerin türediği ortak adayı ifade eder. Yani, elinizdeki türün soyunun adıdır.
Bilimsel çalışmalarda "cins isim", daima BÜYÜK harfle başlar ve italik font ile yazılır.

2'nci isim "tür ismi" dir:
Daima küçük harfle ve italik font ile yazılır.
Burada ifade edilen yazım biçimi doğada bulunan türler içindir.

Bitkilerle ilgili bazı özel durumlar:

Hibrit türlerin isimleri, kendilerine ait cins isminden sonra hibrit ismi BÜYÜK harfle başlayarak tek tırnak içinde ve düz font ile yazılır.
Mutant türler ise cins ismi ve diğer isimlerinin yanında cv. takısıyla adlandırılır.

Doğru isimlendirme örnekleri:

Echeveria 'Black Prince' (Hibrit bir tür)
Achillea 'Summer Berries' (Hibrit bir tür)
Abies nordmanniana cv. 'Aurera (Mutant bir tür)
Mammillaria bernalensis (doğada bulunan bir tür)
Mammillaria polythele ssp. durispina (Doğada bulunan bir türün alt türü)
Matucana oreodoxa var. eriodisca (Doğada bulunan bir türün varyantı)

Taksonomik isimlendirme kurallarına ilişkin genel bilgi

Taksonomide en fazla kullanılan takson basamakları şunlardır:
* Domain
* Âlem
* Filum/Şube (Hayvanlar) ya da Bölüm (Bitkiler)
* Sınıf
* Takım
* Familya
* Cins
* Tür
* Alttür
* Varyete
* Kültivar
* Form
* Klon
* Hibrit

Ancak daha geniş bir şekilde takson basamakları şöyle yazılabilir:
Yukarıdaki sıralamadan da görüldüğü üzere takson basamaklarında alt
seviyelere inildikçe ortak özellikler artmakta ve bu nedenle bazen ön
eklerle ara basamaklar da oluşturulabilmektedir.
Buna göre takson basamaklarını, daha detaylı bir biçimde, şu şekilde
sıralayabiliriz:

* Âlem (regnum)
* Alt âlem (subregnum)
* Üst bölüm/Üst şube (superdivisio)
* Bölüm/Şube (divisio)
* Alt bölüm/Alt şube (subdivisio)
* Sınıf (classis)
* Alt sınıf (subclassis)
* İnfra sınıf (Infraclassis)
* Üst takım (superordo)

Yazılı Etiket Yapımı

Cins ve Tür Adı İçin Yazılı Etiket Yapımı
Sukkulent ve kaktüslerimizin cins ve tür isimlerini asetatlı kalemle yazdığımız plastik etiketlerin zaman içinde pek çok sorun çıkardıklarına şahit oldum. Asetatlı kalem yazısı ilk planda sudan etkilenmese de güneş ışınlarının soldurucu etkisi altında zaman içinde silinip gidiyor. Bunu engellemek için ise yazıları arada bir yenilemek gerekiyor.
En çok karşılaşılan bu sorundan en kolay ve ekonomik yöntemle kurtulmak için aşağıda yapını göreceğiniz etiket yapım yöntemini öneriyorum.

 
Kullanılan malzemeler
Laminatör
Laminasyon filmi

Laminatör ve laminasyon filmi almanız çok gerekmiyor. Laminasyon işlemini bir ozalitçide ya da fotokopi, kırtasiye işleri yapan profesyonel bir işletmede de halledebilirsiniz.
İlk yapmanız gereken, bitkilerinizin isimlerini, hatta kaydetmek istediğiniz notları bir world dosyasına yazarak fontları dilediğiniz büyüklükte ayarlayıp çıkış almak. Renkli yerine siyah ve bold karakterleri tercih ettiğinizde etiketinizin yazı ömrü daha uzun olacaktır.


Cins ve Tür adları yazılı A4


Açılmış Laminasyon filmi

Çıkış aldığınız kağıdı cetvel ve maket bıçağı kullanarak fotoğraflarda gördüğünüz şekilde kesip laminasyon filminin arasına makas kesim payı bırakarak dizmeniz gerekiyor.


Laminasyon filmine yerleştirme

Az zahmetli olan bu dizme işlemi pratiğiniz arttıkça kolaylaşacaktır.
Dizimi tamamlanmış etiketlerinizi yerlerinden kaydırmadan doğru ısıda lamine ettiğinizde işlemin en önemli bölümünü bitirmiş olacaksınız.
Burada en önemli nokta "doğru ısı"dır. Laminatörlerin kullanım kılavuzunda hangi kalınlık ve özellikteki materyallerin hangi ısıda lamine edileceklerine ilişkin bir kılavuz tablo bulunur. Bu tabloya uymanız halinde herhangi bir sorunla karşılaşmazsınız.
Aksi halde, laminatörün az ısınması durumunda yapışma gerçekleşmeyecek ya da zayıf olacak ve laminasyon filminin arasında hava kabarcıkları oluşacaktır. Lamunatörün çok ısınması halinde ise filminizde buruşma olacaktır.


Laminasyonu tamamlanmış etiketler

Fotoğraflarda gördüğünüz laminasyon filmi 100 micron kalınlığında ve parlak bir filmdir. Size 125 ya da 150 micron kalınlığında mat filmi öneririm. Ne denli şık durduğuna inanamayacaksınız.
Ayrıca, yine laminasyon filmi olarak A4 değil, onun yarısı olan A5 formatını öneririm. Özellikle küçük etiketlerin yapımında hakimiyeti daha kolay olan bir formattır.


Yanlış yerleştirme

Üstteki fotoğrafta ise yanlış lamine edilmiş bir etiket örneği görüyorsunuz. Bu şekilde kaymış etiketlerin makas payı olmadığı için, kestiğinizde, kağıt ortamla temas haline gelir. Bu durumda su alacağından hiç bir dayanıklılığı kalmaz.


Kesilmiş etiketler

Son olarak, etiketlerinizi bıraktığınız makas paylarının ortasından kesip uçlarını da saksılardaki toprağa kolay saplanması için sivriltmeniz gerekiyor. bu işlemi tamamladıktan sonra sivri uç ve köşeleri yine makas yardımıyla yuvarlarsanız etiketin açılmadan uzun yıllar dayanmasını kolaylaştırmış olursunuz.
Kolay gelsin...:-)